Merhaba!
Sitemiz Güncellenmiştir
İnşallah beğenirsiniz
Duyuru
Kalplerin Keşfi

Dünya Âhiretin Tarlasıdır

Ebu Said (radıyallâhu anh) anlatıyor: "Resülullah (aleyhissalatu vesselâm) minbere oturdu, biz de etrafında yerlerimizi aldık. Buyurdular ki:
 

 
 

 

1940 - Ebu Said (radıyallâhu anh) anlatıyor: "Resülullah (aleyhissalatu vesselâm) minbere oturdu, biz de etrafında yerlerimizi aldık. Buyurdular ki:

"Sizin için korktuğum şeylerden biri, dünyanın süs ve güzelliklerinin sizlere açılmasıdır!"

Bir adam (araya girerek söze karıştı ve):

"Yani (nâil olacağımız) hayır, şer mi getirecek?" dedi. Resülullah (aleyhissalâtü vesselâm) bu soru üzerine süküt etti. (Adama: "Sana ne oluyor da Resülullah'ın sözünü kesip, onunla konuşmaya kalkıyorsun? O sana konuşmuyor ki!.." diye paylıyanlar oldu). Gördük ki, kendisine vahiy gelmekte. Derken vahiy hâli açılmış, yüzündeki terleri silmekte idi.

"Şu soru soran nerede?" diye söze başladı. Ve sanki adamı (sorusu sebebiyle) takdir ediyor gibiydi: Sözlerine şöyle devam etti:

"Muhakkak ki, hayır, şer getirmez. Ancak derenin bitirdikleri arasında, ya çatlatarak öldüren ya da ölüme yaklaştıran bitki de var. Yalnız yeşil ot yiyen hayvanlar müstesna. Zira bunlar yeyip böğürleri şişince güneşe karşı dururlar. (Geviş getirirler), akıtırlar ve rahatça defi hacet yaparlar, sonra tekrar dönüp yayılırlar.

Şüphesiz ki, bu mal hoştur, tatlıdır. Ondan fakire, yetime ve yolcuya veren bu malın Müslüman sâhibi en iyi (insan)'dir. Bunu haketmeden alan, yediği halde doymayan kimse gibidir. O mal, kıyamet günü aleyhinde şâhidlik yapacaktır."

Buhâri, Zekât 47, Cum'a 28, Cihâd 37, Rikâk 7; Müslim Zekât 123, (1052); Nesâi, Zekât 81, (5, 90).

1941 - Yine Ebü Said (radıyallâhu anh) anlatıyor: "Resülullah (aleyhissalatü vesselâm) buyurdular ki: "Dünya tatlı ve hoştur. AIIah sizi ona vâris kılacak ve nasıl hareket edeceğinize bakacaktır. Öyleyse dünyadan sakının, kadından da sakının! Zira Beni İsrail'in iIk fitnesi kadın yüzünden çıkmıştır."

Müslim, Zikr 99, (2742); Tirmizi, Fiten 26, (2192); İbnu Mâce, Fiten 19, (4000).

Müslim'in bir rivâyetinde: "Kendinden sonra erkeklere, kadından daha zararlı bir fitne bırakmadım" buyurulmuştur."

1942 - Ebü Hüreyre (radıyallâhu anh) anlatıyor: "Resülullah (aleyhissalâtü vesselam) buyurdular ki: "Dünya meI'undur, içindekiler de mel'undur, ancak zikrullah ve zikrullah'a yardımcı olanlarla alim veya müteallim hâriç."

Tirnizi, Zühd 14, (2323); İbnu Mâce, Zühd 3, (4112).

1943 - Yine Ebü Hüreyre (radıyallâhu anh) anlatıyor: "Resülullah (aleyhissalâtü vesselam) buyurdular ki: "Dünya, mü'mine hapishâne, kâfıre cennettir."

Müslim, Zühd 1, (2956); Tirmizi, Zühd 16, (2325).

1944 - Hz. Enes (radıyallahu anh) anlatıyor: "Dünya sevgisi her çeşit hatalı davranışların başıdır. Bir şeye olan sevgin seni kör ve sağır yapar."

Rezin ilâvesidir. Beyhaki Şuabu'l-İman'da kaydetmiştir. Hadisin ikinci yarısı Ebü Dâvud'da tahric edilmiştir. Edep 125, (5150).

1945 - İbnu Mes'ud (radıyalllâhu anh) anlatıyor: "Resülullah (aleyhissalâtü vesselâm)'ın yanına girmiştir. Onu bir hasır örgünün üzerinde uyumuş buldum. Hasır, (vücudunun açık olan) yan taraflarında izler bırakmıştı.

"Ey Allah'ın Resülü dedim, sana bir yaygı te'min etsek de hasırın üstüne sersek, onun sertliğine karşı sizi korusa!"

"Ben kim, dünya kim. Dünya iIe benim misâlim, bir ağacın altında gölgelenip sonra terkedip giden yolcunun misali gibidir."

Tirmizi, Zühd 44, (2378). Tirmizi hadisin sahih olduğunu söyledi..

1946 - Sehl İbnu Sa'd (radıyallâhu anh) anlatıyor: "Resülullah (aleyhissalâtü vesselâm) buyurdular ki: "Eğer dünya Allah nazarında sivri sineğin kanadı kadar bir değer taşısaydı tek bir kafire ondan bir yudum su içirmezdi."

Tirmizi, Zühd 13, (2321); İbnu Mâce, Zühd 11, (2410).

1947 - Katâde İbnu Nu'mân (radıyallâhu anh) anlatıyor: "Resülullah (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki: "Allah bir kulu sevdi mi, onu dünyâdan korur. Tıpkı sizden birinin hastasına suyu yasaklaması gibi."

Tirmizi, Tıbb 1, (2037).

1948 - Ali İbnu Ebi Tâlib (radıyalllâhu anh) buyurdular ki: "Dünya arkasını dönmüş gidiyor, âhiret ise yönelmiş geliyor. Bunlardan her ikisinin de kendine has evlatları var. Sizler âhiretin evlatları olun. Sakın dünyanın evlatları olmayın. Zira bugün amel var hesap yok, yarın ise hesap var amel yok."

Rezin tahric etmiştik. Buhâri, muallak (senetsiz) olarak kaydetmiştir. (ftikâk 4).

YERYÜZÜNDEKİ BAZI YERLERİN ZEMMİ

1949 - İbnu Ömer (radıyallâhu anhümâ) anlatıyor: "Resülullah (aleyhisselâtu vesselâm) Hıcr'a uğradığı zaman: "Nefislerine zulmedenlerin meskenlerine girerken onların mâruz kaldığı musibetin size de gelmesi korkusuyla ağlayarak girin!" dedi. Sonra başını (ridasıyla) örtüp yürüyüşünü hızlandırdı ve vâdiyi geçinceye kadar bu hâl üzere devam etti."

Buhâri, Enbiya 7, Mesâcid 53, Megâzi 80, Tefsir, Hıcr 2; Müslim, Zühd 38-40, (2980).

1950 - Buhâri ve Müslim'de yine İbnu Ömer anlatıyor: "Halk, Resülullah (aleyhissalâtu vesselâm) ile birlikte Hıcr'a Semüd kavminin yurduna inince, kuyularından su aldılar ve onunla hamurları develere yem yapmalarını emretti. Ayrıca, Hz. Sâlih'in devesinin su içtiği kuyudan su almalarını emretti."

Buhâri, Enbiya 17; Müslim, Zühd 40, (2981).

1951 - Hz. Enes (radıyallâhu anh) anlatayor: "Resülullah (aleyhissalâtu vesselâm) bana: "Ey Enes, dedi, insanlar yurtlar ediniyor. Bu yurtlardan biri Basra ve Busayra diye tesmiye edilmektedir. Eğer sen oraya uğrar veya ona girersen, oranın çorak (tuzlu) arazisinden, gemilerin yanaştığı limanından, çarşısından, ümerasının kapılarından sakınasın!

Sana oranın güneşe açık yerlerini (dağları) tavsiye ederim. Zira orada hasf (yere batma), kazf ve zelzele olacak. Bir kavim de normal şekilde akşama erdiği halde, sabaha maymun ve hınzırlar olarak çıkacak."

Ebü Dâvud, Melâhim 10, (4307).

1952 - İmam Mâlik'e ulaştığına göre, Hz. Ömer (radıyallâhu anh) Irak'a çıkmak istemişti. Kà'bu'l-Ahbâr kendisine dedi ki:

"Ey mü'minlerin emiri! çıkma, zira sihrin -veya şerrin- onda dokuzu oradadır. Cinlerin fâsıkları da oradadır. Devasız hastalık da oradadır." (Mâlik der ki):

"Bununla dini helâki kasteder."

Muvatta, İsti'zân 30, (2, 975); İmam Mâlik, bunu belâğ (senetsiz) olarak rivâyet etmiştir.

 

 Zühd

 

 

DÜNYA AHİRETİN TARLASIDIR

Hamd Alemlerin rabbi olan Allah(c.c)’a,Salatü selam Zahitlerin efendisi ve âbidlerin imamı olan Hz.Muhammed(s.a.v)’in üzerine olsun.

Şüphesiz ki dünya,(ahiret için)yolculuk yurdudur;edebi kalınacak bir yer değildir.Bir geçiş yeridir;oyalanacak bir yer değildir.Mü’minin bu dünyada yolcu gibi olması,mutlaka gerçekleşecek olan yolculuğa,(ahiret)azığını,hazırlığını  yapması gerekir.

Said kişi,bu yolculuk için kendisini Allah’ın rızasına ulaştıracak,Cenneti elde etmeye ve Cehennem’den kurtaracak olan azığını, hazırlayan kişidir. Dünya ancak Cennete veya Cehenneme giden bir yol mesabesindedir.Geceler,insanların ticaret yaptığı bir yerdir;günler bir çarşı,pazardır.

 

ZÜHDÜN TARİFİ

            Selef alimleri, dünyadaki zühd hakkında değişik tarifler yaptılar.Hepisinin de birleştikleri nokta,dünyaya rağbet etmemek ve kalbi dünyaya bağlamamaktır.

            İmam-ı Ahmet:Dünyadaki zühd,uzun emeli terk etmektir;dedi.

            Abdülvâhid b.Zeyd:Dünyaya ve dirhemlere meyletmemektir.

            Cüneyde zühd soruldu da,O şöyle dedi:Dünyayı küçük görmek ve kalbdeki izlerini silmektir.

            Ebû Süleyman ed-daranî: Seni Allah’dan meşgul eden her şeyi terk etmektir;dedi.

            Şeyhülislâm ibn-i Teymiye:Zühd,Ahiretine faydası olmayan her şeyi terk etmektir.Vera(Takva) ise,Ahirette zarar vermesinden korktuğun her şeyi terketmektir.Bu tarifi, ibn-i Kayyim güzel gördü.

            İbn-i Kayyim:Arifler şu tarif üzerinde içma ettiler dedi:Zühd,kalbin dünya yurdundan sefer etmesi,ahiret menzillerinde yol kat etmesidir.

            Kalpleriyle Allah’a yakınlık peyda etmek için sefer edenler, hani nerede?!

       Yüksek mertebeler ve âli dereceler kat etmek için koşanlar, hani nerede?!

       Cennet aşıkları ve Ahireti isteyenler,hani nerede?!

 

KUR’AN’DA ZÜHD

            İmam ibn-i Kayyim:Kur’an dünyadan el çektirmeyle,basit ve değersizliği ile,hızlı bir şekilde yok olacağı ile,Ahiret amellerine teşvik eden ve ahiretin şerefini,devamlı oluşunu bildiren ayetlerle doludur.

          اِعْلَمُوا اَنَّمَا الْحَيوةُ الدُّنْيَا لَعِبٌ وَلَهْوٌ وَزينَةٌ وَتَفَاخُرٌ بَيْنَكُمْ وَتَكَاثُرٌ فِى الْاَمْوَالِ وَالْاَوْلَادِ كَمَثَلِ غَيْثٍ اَعْجَبَ الْكُفَّارَ نَبَاتُهُ ثُمَّ يَهيجُ فَتَريهُ مُصْفَرًّا ثُمَّ يَكُونُ حُطَامًا وَفِى الْاخِرَةِ عَذَابٌ شَديدٌ وَمَغْفِرَةٌ مِنَ اللّهِ وَرِضْوَانٌ وَمَاالْحَيوةُ الدُّنْيَا اِلَّا مَتَاعُ الْغُرُورِ 

1)“Bilin ki (ahiret kazancına yer vermeyen) dünya hayatı ancak bir oyundur, bir eğlencedir, bir süstür, aranızda bir övünüştür. Mallarda ve evlâtlarda bir çoğalıştır. (Bunun) misali, bitirdiği nebat ekicilerin hoşuna giden bir yağmur gibidir. (Fakat) sonra o (nebat) kurur da sen (onu) sapsarı bir hale getirilmiş görürsün. Sonra da o, bir çerçöp olur. Ahirette çetin azap vardır, Allah'tan mağfiret ve rıza vardır. Dünya hayatı (ndan faydalanmak) bir aldanış faydasından başka (bir şey) değildir.”(el-Hadid,20)

   زُيِّنَ لِلنَّاسِ حُبُّ الشَّهَوَاتِ مِنَ النِّسَاءِ وَالْبَنينَ وَالْقَنَاطيرِ الْمُقَنْطَرَةِ مِنَ الذَّهَبِ وَالْفِضَّةِ وَالْخَيْلِ الْمُسَوَّمَةِ وَالْاَنْعَامِ وَالْحَرْثِ ذلِكَ مَتَاعُ الْحَيوةِ الدُّنْياَ وَاللّهُ عِنْدَهُ حُسْنُ الْمَابِ ْ

2)“Kadınlara, oğullara, yığın yığın biriktirilmiş altın ve gümüşe, salma güzel atlara, (deve, sığır koyun, keçi gibi) hayvanlara, ekinlere olan ihtiraskârâne [hırs derecesinde ayı] sevgi insanlar için bezenip süslenmiştir. Bunlar, dünya hayatının (geçici) birer faydasıdır. Allah (a gelince) nihayet dönüp varılacak yerin bütün güzelliği O'nun nezdindedir.”(Al-i imran,14)

   مَنْ كَانَ يُريدُ حَرْثَ الْاخِرَةِ نَزِدْ لَهُ فى حَرْثِه وَمَنْ كَانَ يُريدُ حَرْثَ الدُّنْيَا نُؤْتِه مِنْهَا وَمَالَهُ فِى الْاخِرَةِ مِنْ نَصيبٍ

3)“Kim ahiret ekimi dilerse onun ekinini artırırız. Kim de (sade) dünya ekimini isterse ona da (yalnız) bundan veririz. Ahirette ise onun hiçbir nasibi yoktur.”(Şûra,20)

ٍ قُلْ مَتَاعُ الدُّنْيَا قَليلٌ وَالْاخِرَةُ خَيْرٌ لِمَنِ اتَّقى وَلَاتُظْلَمُونَ فَتيلًا

4)“...(Onlara) de ki: "Dünyanın faydası pek azdır, ahiret ise sakınanlar için elbet daha hayırlıdır. Siz hurma çekirdeğinin ince ipliği kadar bile haksızlığa uğratılmayacaksınız".(en-Nisa,77)

  بَلْ تُؤْثِرُونَ الْحَيوةَ الدُّنْيَا (16) وَالْاخِرَةُ خَيْرٌ وَاَبْقى (17)

5) Belki siz dünya hayatını (ahiretten) üstün tutarsınız.Halbuki ahiret daha hayırlı, daha 'süreklidir.(el-A’la,16-17)

 

 ZÜHD İLE İLGİLİ HADİSLER

 

            Peygamberimizin (s.a.v),dünyayı terk etmek,kifayet miktarı almak ve dünyadan el çekmeyi teşvik eden bir çok hadisleri vardır.Onlardan bazıları:

1-(ibn-i Ömer r.anhüma’ya)Peygamberimiz (s.a.v):كن في الدنيا كأنك غريب أو عابر سبيل"”Dünyada garip veya yol geçen kimse gibi ol”buyurdu.(Buharî hadisi)

Tirmizi’nin rivayetinde, “kendini kabir ehlinden say!” ilavesi vardır.

2- Peygamberimiz (s.a.v):" الدنيا سجن المؤمن و جنة الكافر" “Dünya müminin zindanıdır;kafirin cennetidir.”buyurdu.(Müslim)

3- Peygamberimiz (s.a.v) dünyanın hakirliğini açıklayarak:" ما الدنيا في الآخرة إلا مثل ما   يجعل أحدكم أصبعه في اليم فليينظربم يرجع  ”     Dünyanın Ahirete oranla misali  Dünyanın Ahirete oranla misali ancak,sizden biri denize parmağını batırp çıkarsın da elinde kalan ıslaklığa baksın!”(müslim)

4- Peygamberimiz (s.a.v):ما لي و للدنيا إنما مثلي و مثل الدنيا كمثل راكب قال – نام – في ظل شجرة في يوم صائف ثم راح و تركها"”Dünya benim neyime!Dünya ile benim misalim şudur:Bir yaz günü ağacın gölgesinde kaylule yapan(uyuyan) ve sonra yoluna devam edip,orayı terkeden bir yolcu gibidir.”(tirmizi-Ahmet b.Hanbel rivayet etmiştir.Hadis Sahihdir).

5- Peygamberimiz (s.a.v): "لو كانت الدنيا تزن عند الله جناح بعوضة ما سقي كافرا شربة ماء "”Allah katında dünya sivrisineğin kanadı kadar bile bir değeri olsaydı,kafirlere ondan bir yudum su içirmezdi.”(Tirmizi)

6- Peygamberimiz (s.a.v): " إزهد في الدنيا يحبك الله  و ازهد فيما في ايد الناس يحبك الناس"”Dünyadan el çekersen,seni Allah sever.İnsanların ellerinde olandan da el çekersen,seni insanlar sever.”(ibn-i Mâce)

7- Peygamberimiz (s.a.v): "إقتربت الساعة و لا يزداد الناس علي الدنيا إلا حرصا و لا يزدادون من الله إلا بعدا" ”Kıyamet yaklaştı!İnsanların ancak,dünyaya hırsı ve Allah’a(c.c) uzaklığı artıyor.”(Hakim)

 

 ZÜHDÜN HAKİKATI

Dünyayı terk etmek Resulüllah(s.a.v) ve ashabının hali,durumudur.Zühd,temiz ve helal olanı haram kılmak,malları zayi etmek,yamalıklı elbise giymek,evlerde oturup sadaka gelmesini beklemek değildir.Şüphesiz ki dünya sadece elde olur ve kalbe girmez ise,helal iş yapmak,helal kazanç ve helal geçim elde etmek için çalışmak,kişiyi Allah’a(c.c) yaklaştıran bir ibadet olur.Dünya kulun elinde olur,kalbinde olmaz ise,o kişinin gözünde dünya, nimetleri ile gelmesi ile ona sırtını çevirmesi eşit olur.Dünya nimetlerinin gelmesi onu sevindirmediği gibi,ona sırt çevirmesinden dolayı da mahzun olmaz.

İbn-i Kayyım zühdün hakikatini şöyle açıkladı:Zühdden maksat dünyanın mülkünden yüz çevirmek değildir.Süleyman ve Davud (a.s) insanların en zahitlerinden oldukları halde,mal,mülk ve kadınlara sahip idiler.

Peygamberimiz (s.a.v) kesinlikle insanlığın en zahidi olduğu halde,dokuz zevcesi var idi.

Ali b. Ebi Talip,Abdurrahman b.Avf,Zübeyr ve Osman (r.anhüm) dünya malına sahip oldukları halde,zahitlerden idiler.

Zühd ile ilgili sözlerin en güzeli Hz.Hasanın veya başkasına ait olan şu sözdür:Dünyayı terk etmek helalı haram kılmak veya mali zayi etmek değildir.Fakat Allah’ın hazinesinde olanın, senin elinde olandan sana daha güvenilir olmasıdır.

Hz.Hasan’a bir adam geldi de şöyle dedi:

      -    Benim bir komşum var da Faluzeç (et yemeği) yemez.                                

      -    Hz.Hasan: Niçin? Dedi.

-          O,şükrünü eda edemeyeceğini söylüyor; dedi.

-          Hz.Hasan(r.a):Senin komşun cahildir.İçtiği soğuk suyun şükrünü eda edebiliyor mu?! dedi.

ZÜHDÜN EHEMMİYETİ

            Şüphesiz ki dünyayı terk etmek(zühd),nafile bir söz değildir.Aksine Allah(c.c)’ün rızasını ve Cenneti kazanmak isteyen herkes için kesin bir emirdir.Fazileti konusunda,Peygamber efendimiz(s.a.v)’in ve ashabının onu tercih etmiş olmaları yeterlidir.ibn-Kayyim(r.aleyh):”Ahirete rağbet ancak dünyayı terk etmekle tamam olur.Dünyayı ahirete tercih etmek,ya iman eksikliğinden olur ya da akıl eksikliğinden veya her ikisindeki eksiklikten meydana gelir.”dedi.

       Bundan dolayıdır ki,Resulüllah(s.a.v) ve ashabı dünyaya sırt çevirdiler,kalplerini ondan çevirdiler,onu terk ettiler,ona meyletmediler;onu Cennet olarak değil de  zindan olarak saydılar.Gerçek bir zühdiyetle dünyayı terk ettiler.Şayet dünyayı isteselerdi elbette istedikleri her şeye nail olurlardı.Fakat onlar dünyanın bir geçiş yeri olduğunu neşe ve eğlence yeri olmadığını ,birazdan dağılıp yok olacak bir yaz bulutu gibi olduğunu ve ziyareti tamamlanmadan yolculuğa izin verilecek bir hayal olduğunu bildiler.

ZÜHDÜN KISIMLARI

            .ibn-Kayyim(r.aleyh)’e göre Zühdün kısımları:

1.       Haramı terk etmede zühd:farz-ı ayndır.

2.      Şüphelileri terk etmede zühd :Şüphenin durumlarına göre değişir.Eğer Şüphe kuvvetli olursa,onu terk etmek vacip olur.Şüphe zayıf olursa o takdirde de onu terk etmek,müstehap olur.

3.      Fazla olanı terk etmede zühd:Gereksiz konuşmaları,bakışları,soruları ve insanlarla gereksiz olan görüşmeleri terk etmektir.

4.      İnsanların arasına karışmayı terk etmek

5.      Nefsin isteklerini terk etmektir ki,Allah’ın huzurunda bulunduğundan dolayı nefsi ona değersiz gelir.

6.      Bunların tamamını içinde toplayan zühd:Allah’dan başka her şeyi ve seni Allah’tan alıkoyacak her şeyi terk etmektir.

 

Zühdün en faziletli olanı,zahitliğini gizlemektir.Şehvetlere düşkün olan kalp zühd de elde edemez,vera da(takva) elde edemez.

 

ZÜHD HAKKINDA SELEFİN SÖZLERİ

Ali b.ebî Talip(r.a):Şüphesiz ki dünya sırt çevirmiş gitmekte ahiret ise,sana doğru yönelmiş gelmektedir.Dünya ve ahiret her birinin oğulları vardır.Ahiretin oğulları olunuz,dünyanın oğulları olmayınız!Şu içinde bulunduğunuz gün amel etme zamanıdır,hesap yoktur.Yarın ise hesap vardır,amel yoktur.Ayette:”...Azık hazırlayınız.Muhakkak ki azıkların hayırlı olanı Takvadır”(Bakara,197)

İsa(a.s):”Geçiniz,dünyayı imar etmeyiniz.” Dedi.

O(İsa a.s):“Kim denizin dalgası üzerine ev yapar ki?! İşte bu dünya var ya onu ikamet yeri yapmayınız” dedi.

Abdullah b. Avf(r.a):Muhakkak ki bizden öncekiler ahiret amellerinden arta kalan zamanlarını dünya işlerine bırakıyorlardı.Sizler ise dünyadan arta kalan zamanlarınızı ahirete ayırıyorsunuz.”dedi.

Ben de derim ki(ibn-i Kayyim):Bu, Abdullah b.Avf zamanında idi.Günümüze, gelince şüphesiz ki insanların çoğu Ahireti tamamen terk ettiler;hatta fazlalık bile bırakmadılar.

 

DÜNYAYI TERK ETMEYE YARDIMCI OLAN SEBEBLER

1.       Dünyayı,hızlı bir şekilde yok olmasını, basit oluşunu ve dargınlık kırgınlık yorgunluk gibi sıkıntılarını düşünmek,

2.       Ahiretin yönelip gelmekte olduğunu,devamlı olup yok olmayacağını ve onda nice kıymetli hayırlı şeylerin bulunduğunu düşünmek,

3.       Ölümü ve Ahiret düşüncesini çoğaltmak,

4.       Cenazeleri teşyi etmek ve babaların,kardeşlerin ölümlerini, bu dünyadan kabirlerine hiçbir şey götüremediklerini ve salih amelden başka hiçbir şeyden fayda göremediklerini düşünmek,

5.       Ahiret için boşalmak,Allah’a(c.c) ibadete yönelmek ve vakitleri zikirle,Kur’an okumakla değerlendirmeye yönelmek,

6.       İnfak etmeye ve çok sadaka vermeye çalışmak,

7.       Dini değerleri,dünyevi değerlere tercih etmek,

8.       Ehli dünya olan kimselerle oturmayı terk etmek,Ahiret meclislerinde bulunmak,

9.       Yemeyi,içmeyi,uykuyu,gülmeyi ve şakayı az yapmak,

10.   Zahitlerin kıssalarını ve özellikle Peygamber efendimiz(s.a.v) ve ashabının yaşantısı hakkındaki haberleri mütalaa etmek.

Salatü selam peygamber efendimiz Hz.Muhammed(s.a.v)’in,âl ve ashabının üzerine olsun!

Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol